Jack LONDON'un Beyaz Diş Romanı Üzerine




Basım Yeri
İstanbul
Basım Tarihi
2020-03
Çeviren
Ersin Cengiz

 *Bu kesinlikle bir çocuk kitabı değildir*

Elbette çocuklar okumalıdır. Her yaşın edineceği farklı derinlikte bir anlatıdır. Kısaltılmış versiyonlarını okuyarak kitabın derinliklerinde yatmakta olan anlatımdaki derinlik ve sanat kötürüm edilmemelidir.
Vahşetin kökeni nedir?
Öfke tohumları nasıl ekilir?
Rüzgar ekerek fırtına nasıl biçilir?
Ya tam tersi
Sevgi ve şefkat yaratmak mümkün müdür?
Bir yetişkin veya bir çocuk için öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmak, karakteri ve kaderi değiştirebilmek hayal mi?

Dünyada canlı ve cansızlar vardı
Canlı olanlar iradeleriyle hareket ederken Cansız olanlar hareketsizdiler veya bilinmeyen bir güce tâbi olarak devinmekteydiler. İnsan denen canlı cansız olan bu şeyleri kendi iradesinin buyruğuna soktuğunda bedeninin sınırlarını aşarak hızla hareket edecek hareketli makineler yapmaya başladığında Tanrı oldu.

Müthiş bir eğretileme yeteneği..
Bir köpeğin gözlerinden yaşamı anlatma girişimidir Jack London’unki ama edebiyat tarihinde tek değildir. Kendisinin yazdıkları 1906 yılında ilk yayınlandıktan yıllar sonra Franz Kafka, “Bir Köpeğin Araştırmaları” adlı eserinde yaşamı, deneyler ve araştırmalar yapan bir köpeğin gözünden anlatır. Kitapta köpek bir canlı türü gibi görünse de, aslında insanın insana, doğaya ve topluma yabancılaşmasını, kendi duygusal dünyasının süzgecinden geçirerek okuyucuya 1931 yılında sunar.
Beyaz Diş Bir köpek değil ama bir kurt da değildir. Aslında kurt kanı taşıyan bir köpekten çok köpek kanı taşıyan bir kurttur demek daha yerli yerinde olacaktır.
Köpeklerin arasında bir kurt, kurtların arasında bir köpek olduğundan hiç biri içinde tam rahat edemeyen ve huzur bulamayan yabanıl, vahşi, yersiz yurtsuz bir canlıdır. Hayatında iki kez havlayabilmiş ama pek az ulumuştur. Köpek yanı medenilik kurt yanı vahşilik yanını eğretiler. Aşağılamak için kullanılan köpek sıfatı burada bu amaçla kullanılmadığı açıktır. Köpeklerin ve kurtların sürü liderleri veya sahipleri olur, Tanrıları olmaz. Bu nedenle inanışlara ve insanın içerisindeki öteki doğası olan alışkanlıklar ve inanma güdüsüne göndermeler yapar. Şehir insanın hayatını kolaylaştırmak ve bir arada işbölümü ile yaşamak için icat ettiği mekanlardır. Beyaz diş burada sadece vahşice dönüştürülür. Burada denmelidir ki sınırlı alanda sınırlı kaynaklara ulaşmak isteyen insan burada kendi hemcinsleriyle durmaksızın bir yarış ve mücadele içerisindedir. Son derece paradoksal olarak görürüz ki özgürlüğü kısıtlanan insan, diğer canlılar gibi vahşileşir ve onu özgürleştireceği vaadiyle kurulan medeniliğin kölesine dönüşür. Korku hükümdardır, mutsuzluk bulaşıcı, rekabetin vahşeti normal, bilinçsizce biteviye süren tüketme çılgınlığı olağan, bunun dışında kalanlar düpedüz çılgındırlar. ölüm ise tek sona erdirici adaletin yeryüzünde mümkün olmayan hayalin gerçekleşeceği cennet tasvirine tek ulaştıran aracıdır.
Bu denklemin dışında bir hayat varsa sevgiyle ve bağlılıkla mümkün olabilecektir. Bolluk varsa insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamak için hayatlarını ortaya koymuyorlarsa sevgi mümkündür. Açlığın, ilk düşenin yendiği kurt kanununun hüküm sürdüğü topraklarda sevgi çiçeği yeşermişse bile yenmeyen, sizi bir sonraki kavgada güçlü kılmayan bir şeye kimseler ilgi duymaz orada.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yüzyıllık Yalnızlık Gabriel Garcia Marquez İnceleme

"Şairin Romanı" Murathan MUNGAN'ın kitabı

Murat İnci kimdir