Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Felsefe ve Edebiyat

Felsefe ve Edebiyat Edebiyat, yaşamla ilgili olan, ondan “bir kesit içeren” insanı ve yaşamı farklı yönlerden farklı üslup ve disiplinlerin bakış açısı ile değerlendirmektir. Edebi açıdan her eser, Dilthey’ın da belirttiği gibi, kahramanları, yazarın içinde yaşadığı veya söz konusu mekânı ve olaylarıyla tarihsel, toplumsal gerçekliğin izlerini taşır. Kahraman veya kahramanlar, yazar tarafından olayların örüntüsü içerisine ya da tamamen kurmaca bir zemine yerleşir. Bütün bunlar, herhangi bir temellendirmeye ihtiyaç olmaksızın hatta kimi zaman apaçık bir absürd fonda gerçekleşirken anlatılandan ziyade anlatımın kendisinin de öne çıktığı olur. Klasik tarzda roman ve öykülerde sıra dışı yazgılarını yaşamak zorunda kalan ya da bu yazgıyı iradi olarak seçen kahraman ya da kahramanlar mevcuttur. Olup bitenler ya bize araya giren yazar tarafından ya da olaylara şahit olan şahıs veya şahısların dilinden aktarılır. Ama her halükarda roman ya da öykülerde daima olayların durumların, yaşaml...

Hayatın Hızı ve Hızlı Yaşam Üzerine

Resim
Hayatın Hızı ve Hızlı Yaşam Üzerine Hayat pek çoklarına göre koşturmaca… Birini diğerine eklediğimiz durumlar, sorunlar, mekanlar ve insanların oluşturduğu karmaşık bir 4 boyutlu örüntü… Hep bir yerden ya da bir durumdan ötekine yetişmeye, sizi bekleyen insanlara yetişmeye, sizi dinleyenleri önce işitmeye ve dinlemeye sonra da bir şeyler paylaşmaya çalıştığım bir hayatlarımız var…. Mekanda yer değiştirme bu durumda zorunlu… Bizler sadece beslenme, soyunu sürdürme, hayatta kalma ve korunma içgüdülerini çoook gerilerde bıraktığımız bir çağda yaşıyoruz… Bu hayatımı idame ettirmek için içerisinde zorunlulukla bulunduğum iş hayatımı özel hayatımda sürdürmemek ve onun zorluk, zorunluluk, mış gibilik, kirlenmişlikleriyle özel hayatımı kirletmemek gayretiyle yaşıyorum. Şizofren bir hayata mecbur bırakıyor bizi modern dünya. Önce normları koyuyor, sonra normalin sınırlarını sonra bunun dışına çıkanları en hafifinden normal olmamakla tehdit ederek, en ağırından akıl hastaneler...

Sisyphos miti, Martin Eden ve Umut üstüne

Resim
Sisyphos miti Yunan Mitolojisinde anlatılır.  Aiolos'un oğlu, Korint kralı Sisyphos tanrı-ırmak Asopos'a, kızı Aigina'nın Zeus tarafından kaçırılmış olduğunu söyleyerek Zeus'u ele vermesine karşılık kalesi içinde bir pınarın akıtılmasını sağlar. Bu hainlik Zeus'un öfkesine neden olur. Zeus ona ölüm meleği Thanatos'u gönderir. Sisyphos, Thanatos'u zincire vurur; onu özgürlüğüne kavuşturmak için Zeus müdahale etmek zorunda kalır. Ölüler Ülkesine götürülen Sisyphos kaderine katlanmak istemez. Kendisine cenaze töreni yapmamasını karısından ölmeden önce istemiştir. Törensizlği hoş karşılamayan Hades, dinsiz karısını cezalandırması için Sisyphos'un yeryüzüne dönme önerisini kabul eder... Sisyphos daha yıllarca yeryüzünde yaşayacaktır. Nihayet, gerçek ölümünde cezalandırılır. Ölüler Ülkesi tanrıları onu sonsuza dek bir kayayı tepenin eteklerinden zirvesine yuvarlamaya mahkûm ederler; hedefe her yaklaşmada kaya yine aşağıya düşer.(wikipedia) İşte o kaya umut...